Karagöl’de (Borçka) Sonbahar…

28 Ekim 2012

Trabzon günlerim boyunca Karagöl hep merak ettiğim, gitmek için fırsat kolladığım bir yerdi. Bayram tatilinde kardeşimin ziyaretimize gelmesini fırsat bilerek hemen yeni bir gezi planı yaptım: İşte yanıbaşımızdaki cennet: KARAGÖL- Borçka 😉

Artvin’in karla kaplı yüksek dağları arasında, aslında bir kaç tane Karagöl var! Dağlar arasında karanlıkta kalması ve yüksek rakımlı bu bölgelerde havanın çoğunlukla bulutlu olması nedeniyle bu bölgedeki göllere genelde karagöl ismi veriliyor. En bilinenleri: Şavşat ilçesinde Karagöl Sahara Milli Parkı içerisinde bulunan Şavşat-Karagöl ve Borçka ilçesinde bulunan Karagöl. Biz bunlardan Borçka-Karagöl’e gittik.

NA ZAMAN GİDİLİR?

Karagöl özellikle fotoğrafçılar için tam bir altın madeni! Her kare bir kartpostal adeta… Her mevsim farklı bir güzelliği olacağını düşünüyorum. Ama gitmeden yaptığım araştırmalara ve çevremden soruşturduğuma göre: sonbaharda özellikle Ekim ayında giderseniz yaprak değişimi dönemini yakalayabilirsiniz….

Yaz mevsimi bitip de yavaş yavaş sonbahar serinliği başlarken, havalar çok soğumadan ve yağmurlar başlamadan giderseniz bu vakte denk gelebilirsiniz.

Karagöl’de birçok ağaç çeşidi var. İşte sonbaharda her bir ağacın yaprakları farklı renklere bürünüyor. Kimi sarı, kimi kırmızı, kimi hala yeşil tam bir renk cümbüşü yaşanıyor. Bu renk cümbüşünün göle yansımasıyla birlikte harika kareler ortaya çıkıyor!

Göründüğü gibi biz de o dönemi ucundan yakalayabildik, maalesef ağaçlar yapraklarını dökmeye başlamıştı! Ve bu durum beni Karagöl’e bir daha gitmek için müthiş motive etti. Zaten “doğa gezileri” emek ve sabır ister ama sonunda insana müthiş bir keyif ve huzur verir.

Zamanlama ile ilgili ikinci önemli nokta ise günün hangi saatinde orda olmanız gerektiği. Erkenden yola çıkıp öğle saatlerinde Karagöl’de olabilirseniz, gün ışığı sayesinde tüm o renklerin en canlı hallerine tanık olabilirsiniz.

Bu nedenle dağcılar/fotoğrafçılar genelde bu mevsimde Karagöl’de kamp kurup bir gece geçiriyorlar ve günün ilk ışıklarıyla birlikte harika sonbahar fotoğrafları çekmeye başlıyorlar!

(Ancak KAMPÇILAR İÇİN BİR UYARI yapmakta fayda var: bölgede nesli tükenmekte olduğu için koruma altında olan ayı sayısı oldukça fazlaymış!)

Akşama doğru ise azalan ışıkla birlikte sis pus içinde hem ürkütücü hem de kederli bir hava çöker Karagöl’e… Günün farklı saatlerinde farklı manzaralar yaşamanın keyfini çıkarın!

DETAYLI YOL TARİFİ

Borçka-Karagöl Artvin ilindeki Borçka Tabiat Parkında bulunuyor. Gitmeyi düşünenler için DETAYLI BİR YOL TARİFİNİN faydalı olacağını düşünüyorum. Biz Trabzondan günübirlik gittik. Trabzon Borçka arası mesafe 205 km, Borçka Karagöl arası mesafe ise 30 km. Hopa’ya kadar Karadeniz sahil yolundan gidiliyor. Yol boyunca bir tarafta uçsuz bucaksız Karadeniz bir tarafta yemyeşil dağlar ve güzelim çay bahçeleri size eşlik edecek…

Hopa’ya gelince Borçka Artvin sapağından sağa dönerek sahil yolundan ayrılıyorsunuz. Dilerseniz Hopa’da yemek için çok kısa bir mola verilebilir. Buradan sonra artık dağ yolu başlıyor ve keyifli yol manzaraları sizi bekliyor, tabi arabayı sürmeyen için!

1580 m rakımlı Cankurtaran Geçidi’ni geçerken hem manzaradan hem de virajlardan kalbimiz pır pır oldu! Burada birkaç fotoğraf çekmek için “kısacık bir mola” verilebilir. Zira önünüzde daha çok yol var. Kış aylarında sürücüleri zorlayan bu yol hem virajlı hem de gidiş-dönüş olduğu için dikkatli olmakta fayda var.

Bu yol sizi doğru Borçka’ya götürüyor. Borçka bir dağın eteğinde kurulmuş küçük bir ilçe. Borçka’yı uzaktan gördüğünüzde (henüz şehir merkezine gelmeden) sol tarafta bir petrol ofisi var. Bu petrol ofisinin yanında KARAGÖL CAMİLİ tabelası göreceksiniz.  Burdan sonra artık 30 km kadar bir yolunuz kalıyor. Yol başlarda asfalt ve yer yer virajlı. Bir süre bu yolda gidiyorsunuz ve keskin bir viraj döndükten sonra yol 2’ye ayrılıyor. Sol tarafta Camili, sağ tarafta KARAGÖL tabelasını göreceksiniz.

Karagöl tabelasını izlediğinizde artık Tabiat Parkı’na girmiş oluyorsunuz. Yol ise arnavut kaldırımı şeklinde; yer yer küçük köprüler ve şelaler eşliğinde 5 km kadar da bu dağ yolunda gidiyorsunuz. En son 3 km toprak yol şeklinde, zaten sizi en çok zorlayacak kısım burası, aracınızın altı yüksek değilse dikkatli olunması tavsiye edilir!! Aslında tabiat parkı içindeki bu yolda da yine çok güzel manzaralar var ama pek vakit kaybetmemenizi öneririm. Çünkü bu yolun sonunda varacağınız yer tek kelimeyle SAKLI BİR CENNET.

(Evet böyle anlatınca yol sizi biraz korkutabilir, ama anlattığım şekilde giderseniz gayet rahat bir şekilde elinizle koymuş gibi bulacaksınız. Yolun nasıl olduğunu bilirseniz ona göre hem erkenden yola çıkarsınız hem de kendinizi önceden hazırlamış olursunuz.)

VE KARAGÖL…

Heyelan sonucu Klaskur (Aralık) deresinin önünün kapanmasıyla oluşmuş Karagöl’de doğa son derece cömert. Çam, meşe, kestane gibi farklı ağaç türlerine sahip. Zengin bitki örtüsü sayesinde bu yörede arıcılık da yaygın. Doğal güzelliğiyle birlikte yüksek rakıma da sahip olması sayesinde havası tertemiz, insanı sersemletebilir:)

Karagöl’de kayıkla gezinti yapabileceğiniz gibi göl etrafındaki patikada kısa bir doğa yürüyüşü de yapabilirsiniz.

Ağaç kütüklerinden yapılma köprüler, yosun tutmuş ağaçlar, sarı-turuncu dökülmüş yapraklar, adeta topraktan kurtulmaya çalışan ağaç kökleriyle birlikte yapacağınız bu gezinti size huzur verecek!

Karagöl’ün zorlu yoluyla birlikte Karagöl’de eksik bulduğum nokta buradaki işletme pek aktif değil, yemek yeme şansı yok. Bu nedenle ya yolda yemek molası verin ya da yanınıza bir şeyler alın. Biz ordayken de bayram tatilini değerlendiren yöre halkı mangallarıyla beraber göl kenarında piknik yapıyorlar, kemençe eşliğinde horon tepip bu güzelliklerin keyfini çıkarıyorlardı! 🙂

 Son söz olarak yolu zorlu, kendisi büyüleyici Karagöl, özellikle Sonbahar Fotoğrafı için ülkemizin sayılı mekanlarından birisi. Doğa gezilerini seven, fotoğrafçılıkla ilgilenen herkesin görmesi tavsiye edilir!!